
Yargıtay Kararları Işığında Olası Kast-bilinçli Taksir Ayrımı
Türk hukukundaki hakim görüÅŸ ve bu durumun bir yansıması olarak Türk Ceza Kanunu’nda ceza sorumluluÄŸunun temeli kusura dayandırılmıştır. Kusurun varlığı somut olayı hukuka aykırı hale getirmektedir. Kusur kavramı ise kanunda kast ve taksir ana baÅŸlıkları altında kategorize edilerek düzenlenmiÅŸtir. Kasta dayanan kusur sorumluluÄŸu olası kast ve doÄŸrudan kast; taksire dayanan kusur sorumluluÄŸu ise basit taksir ve bilinçli taksir baÅŸlıkları altında irdelenmelidir.
Taksir sözcüÄŸü bir iÅŸi eksik yapma, kusurda bulunma gibi anlamlara gelmektedir. Türk hukukunda ise ağırlıklı olan görüÅŸe göre taksir kavramı kiÅŸinin öngörülebilir veyahut önlenebilir bir neticeyi gereken dikkat ve özen yükümlülüÄŸünü yerine getirmeyerek gerçekleÅŸtirmesidir. Basit taksir söz konusu olduÄŸunda dikkat ve özen yükümlülüÄŸünün ihlali ile neticenin öngörülememesi söz konusu iken bilinçli taksir failin isteyerek yaptığı hareket sonucu neticenin gerçekleÅŸeceÄŸini öngörmesine fakat neticenin gerçekleÅŸmesini istememesine raÄŸmen yine de suçun tanımındaki hareketi gerçekleÅŸtirmesi ÅŸeklinde yorumlanabilir.
DoÄŸrudan kast; bir hareketin getireceÄŸi neticeyi bilerek ve öngörerek suç tanımındaki ilgili fiili gerçekleÅŸtirmektir. Olası kast ise suçun kanuni tanımındaki neticenin gerçekleÅŸebileceÄŸinin öngörülmesine raÄŸmen adeta “ne olursa olsun” dercesine oluÅŸacak sonucun göze alınması ile hareketin gerçekleÅŸtirilmesini ifade eder.
Olası kast ve bilinçli taksir kavramları birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus kast söz konusu olduÄŸunda failin suçun kanuni tanımındaki unsurları ve neticeyi tümüyle bilerek ve isteyerek hareket etmesidir. Olası kast, 5237 sayılı TCK’nın 21/2. maddesinde, “KiÅŸinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleÅŸebileceÄŸini öngörmesine raÄŸmen, fiili iÅŸlemesidir.” ÅŸeklinde tanımlanmıştır. Dolayısıyla olası kastı bilinçli taksirden ayıran önemli unsurlardan biri olası kastta neticenin kabullenmiÅŸ olmasıdır.
Olası kast ve bilinçli taksir tartışması Yargıtay kararları çerçevesinde de süregelmektedir. Örnek vermek gerekirse Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/4140 E.,2016/3581 K. Sayılı kararında “Dairemizde, sanığın düÄŸün merasimi sırasında havaya ateÅŸ etmesi sonucunda ölüme neden olduÄŸu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Sayın çoÄŸunlukla aramızda suç vasfının belirlenmesi noktasında görüÅŸ ayrılığı vardır. Sayın Dairemizin çoÄŸunluÄŸu tarafından olası kast olarak kabul edilen eylem tarafımdan bilinçli taksirle ölüme neden olma kabul edilmektedir.” Åžeklinde karar verilmiÅŸ olup ilgili Yargıtay kararında da açıkça görülecektir ki bilinçli taksir ve olası kast Türk mevzuatında görüÅŸ ayrılıklarına kapı açan, net çizgilerle ayrılamayan bir konudur.
Aynı ÅŸekilde Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/5029 E.,2016/1161 K. Sayılı kararında da “Dairemizde, suça sürüklenen çocuÄŸun kullandığı araçla kırmızı ışıkta geçmek suretiyle ölüme neden olduÄŸu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Sayın çoÄŸunlukla aramızda suç vasfının belirlenmesi konusunda ayrılık vardır. Sayın Dairemizin çoÄŸunluÄŸu tarafından olası kast olarak kabul edilen eylem bizim tarafımızdan bilinçli taksirle ölüme neden olma kabul edilmektedir.” Åžeklindeki gerekçesiyle olası kast ve bilinçli taksir ayrımının halihazırda tartışmalara yol açan ve görüÅŸ ayrılıkları barındıran bir konu olduÄŸunu gözler önüne sermiÅŸtir. Aynı kararın ilerleyen bölümlerinde “Bir baÅŸka ifadeyle olası kastta fail ''varsın olsun'' ÅŸeklinde bir yaklaşımda bulunmak zorundadır. Buna karşın bilinçli taksir hali, failin suçun gerçekleÅŸme olasılığını hesaba kattığı (bilme unsuru), ancak ilgili neticenin ortaya çıkmayacağına güvendiÄŸi (isteme unsuru) durumlarda, mevcut kabul edilir. Yani burada failin ''hiç bir ÅŸey olmaz'' ÅŸeklinde bir yaklaşımda bulunması zorunludur. Hem bilinçli taksirde hem olası kastta, bir neticenin ortaya çıkması ihtimal ve olasılık dahilindedir. Bu nedenle olası kast ve bilinçli taksir arasında yapılacak ayrımda, kastın sadece isteme unsuruna dayanılmalıdır.” Åžeklinde ifade edilmiÅŸtir. Bizim de katıldığımız bu görüÅŸe göre olası kast ve bilinçli taksir ayrımında isteme unsuruna dayanılmalıdır. Hem olası kast hem bilinçli taksir söz konusu olduÄŸunda neticenin gerçekleÅŸme ihtimali her ikisi için de geçerlidir. Ancak fail olası kast ile hareket ettiÄŸinde neticenin gerçekleÅŸmesi ihtimalini göze almış, olası kastta ise neticenin gerçekleÅŸme ihtimalinin kendi deneyim ve tecrübelerine duyduÄŸu güven ile gerçekleÅŸmeyeceÄŸini düÅŸünmektedir. Hal böyle iken bilinçli taksir söz konusu olduÄŸunda neticenin gerçekleÅŸmeyeceÄŸine dair bir güven söz konusudur.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 18.10.2012 tarih ve 2012/4268 Esas, 2012/7745 Karar sayılı kararında; “Sanığın gönüllü köy korucusu olduÄŸu ve ruhsat süresi dolmuÅŸ olan kalaÅŸnikof marka tüfeÄŸinin bulunduÄŸu, olay günü ikamet ettiÄŸi köyde yapılan düÄŸün merasimi sırasında üzerinde bulunan tüfek ile havaya ateÅŸ ettiÄŸi, yapılan ateÅŸ sonucu mermilerden birisinin düÄŸün konvoyunda bulunan maktulü, batın sol üst kadrandan girerek dalak, mide, kalın barsak ve akciÄŸerinden yaraladığı, bu yaralanma sonucu maktülün iç organ yaralanmasına baÄŸlı iç ve dış kanama sonucu yaÅŸamını kaybettiÄŸi olayda; sanığın, öldürme suçunun yasal tanımındaki unsurlarının gerçekleÅŸmesini öngörmesine karşın eylemi gerçekleÅŸtirdiÄŸi, dolayısıyla olası kastla öldürme suçundan ceza verilmesi gerekirken yazılı ÅŸekilde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini” ÅŸeklinde verilen ilgili karar ile yerel mahkeme kararı bozulmuÅŸtur. Ä°lgili karara katılmamakla beraber somut olayda kiÅŸinin neticeyi umursamayarak olursa olsun düÅŸüncesiyle hareket ettiÄŸini düÅŸünmemekteyiz. Dolayısıyla da Yargıtay ilgili ceza dairesinin olası kast ve bilinçli taksir ayrımı yapar iken ilgili somut olayda olası kast hükümlerinin uygulanacağına dair karar vererek yerel mahkemenin kararını bozması kanaatimce isabetli olmamıştır.
Ancak bir baÅŸka kararda Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/12283 E. , 2020/394 K. Sayılı kararında “Somut olayda ise; sanığın alkollü vaziyetteyken evde bulunan tabanca ile oynamaya baÅŸlaması, evde bulunanlar tarafından uyarılmasına raÄŸmen oynamaya devam etmesi, ÅŸaka yapmak amacıyla katılana tabancayı doÄŸrultması esnasında olay yerinde bulunan insanların yaralanabileceÄŸini hatta ölebileceÄŸini öngörmesine raÄŸmen eylemini devam ettirdiÄŸi anlaşılmakla, katılana karşı olası kastla yaralama suçunu iÅŸleyen sanık hakkında, suç vasfında yanılgıya düÅŸülerek yazılı ÅŸekilde bilinçli taksirle yaralama suçu üzerinden deÄŸerlendirme yapılması, ”ÅŸeklinde yapılan deÄŸerlendirme de sanığın neticeyi öngörmesine raÄŸmen hareketine devam etmesi olası kast olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Tarafımızca da Yargıtay’ın ilgili deÄŸerlendirilmesi isabetlidir. Sanık ilgili olayda adeta “ne olursa olsun” diyerek hareketin icrasına devam etmiÅŸ, neticenin gerçekleÅŸme ihtimalini öngörmesine ve uyarılara raÄŸmen hareketine devam etmiÅŸtir.
Yargıtay, bilinçli taksir ve olası kast tartışmasında farklı görüÅŸlere katılarak gerek oy çoÄŸunluÄŸu ile gerek oybirliÄŸi ile farklı kararlar vermiÅŸtir. Doktrinde ve öÄŸretide olası kast ve bilinçli taksir konusu halen tartışmalı bir konu olarak varlığını sürdürmektedir. Bizim katıldığımız ve yazımızda savunduÄŸumuz görüÅŸe göre bu ayrımda neticenin bilinmesi deÄŸil istenmesi hususu önemli olacaktır. Ä°steme unsuru ise yargı merciiler çerçevesinde görüÅŸ ayrılıkları bu seviyede fazla iken her anlamda ele alınmalı, somut olay tüm delillerle kendi özünde incelenmeli, her somut olay için kendisine özgü bir deÄŸerlendirme yapılmalıdır. Hak kaybı yaÅŸanmaması adına somut uyuÅŸmazlık bazlı irdelemeler yapılmalıdır.
AV. MÜZEYYEN KÜÇÜKDOÄžAN