İdare Hukuku
İdare Hukuku, ''İdare'' olarak adlandırdığımız aygıtın teşkilatlanması, işlemleri, personeli ve mallarının tabi olduğu hukuk kurallarını sistematik bir şekilde inceleyen hukuk dalıdır. Buradaki ''idare'' terimiyle kastedilen, şirket veya dernek gibi herhangi bir özel hukuk tüzel kişiliğinin idaresi değil, Devlet veya Kamu İdaresidir.
İdare Mahkemesinin Yetkisi Nasıl Belirlenir?
İdare mahkemesinin yetkisinden kasıt, yer bakımından yetkidir. Yani, coğrafi bakımdan hangi idare mahkemesinin idari davaya bakmaya yetkili olduğudur. Yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir (2577 sayılı İYUK m.32/1). İdare hukukunda yetki, kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafından resen gözetilir.
Özel kanunlar başka bir idare mahkemesini özel bir hükümle yer bakımından yetkilendirmişse, o mahkeme idari davaya bakar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 32 ile 38. maddeleri arasında yetki bakımından bazı istisnai ve özel hükümler de ihtiva etmektedir.
1.İPTAL DAVALARI
İdari yargılamada iptal davası, idarenin gerçekleştirdiği işlemlerin hukuka aykırılığı iddiası ile menfaati olanlar tarafından açılan davalardır. İdari işlemin hukuka aykırılığı halinde, bu işlemin iptali istenebilir. İptal davaları sayesinde, idarenin hukuka aykırı işlemleri iptal edilerek, kişilerin haklarının korunması sağlanır.
İptal Davası Amacı: İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık olması kuralından yola çıkarak şayet idarenin herhangi bir işlemi menfaat ihlali ile hukuka aykırılık oluşturuyorsa iptal davası açılarak idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinin iptali sağlanır. İdarenin sahip olduğu kamu gücü ayrıcalıkları arasında, idarenin tek taraflı olarak icrai işlem tesis etme yetkisi, tesis edilen idari işlemleri re’sen icra etme yetkisi ve idari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden faydalanması öne çıkmaktadır. İdare kamu gücünü elinde bulundururken iptal davasının varlığı sayesinde eline kamu gücü bulunmayıp menfaati ihlal edilenler arasında bir denge sağlanacaktır.
İptal Davasına Hangi Durumlarda Başvurulabilir? : İdarenin herhangi bir eylem veya işlemi yetki, şekil, usul, sebep, konu, amaç yönünden hukuka aykırılık oluşturuyorsa menfaati ihlal edilenler iptal davası açabilirler. Burada dikkat edilmesi gerekilen husus iptal davasını ancak menfaatleri ihlal edilenler açabilir.
Yetki yönünden hukuka aykırılık: Örneğin, bir belediyenin, şehir merkezindeki bir parkı özel şirkete kiralaması, belediyenin bu alandaki yetkisini aştığı için yetki yönünden hukuka aykırıdır.
Şekil yönünden hukuka aykırılık: Örneğin, bir üniversitenin, bir öğrenciyi okuldan atması için gerekli olan yazılı bildirim şartına uymadan öğrenciyi okuldan atması, şekil yönünden hukuka aykırıdır.
Sebep yönünden hukuka aykırılık: Örneğin, bir idarenin, bir kişinin bir işyerinde çalışmasına izin vermemesi için, bu kişinin siyasi görüşlerini gerekçe göstermesi, sebep yönünden hukuka aykırıdır.
Konu yönünden hukuka aykırılık: Örneğin, bir idarenin, bir kişinin bir vergi borcu ödemediği gerekçesiyle, bu kişinin pasaportuna el koyması, konu yönünden hukuka aykırıdır.
Amaç yönünden hukuka aykırılık: Örneğin, bir idarenin, bir kişinin bir okula kaydını engellemek için, bu kişinin etnik kökenini gerekçe göstermesi, amaç yönünden hukuka aykırıdır.
Uygulamada En Sık Karşılaşılan İptal Davaları: İmar planları ve ruhsatları, idari makamlarca verilen cezalar, ihale kararları, devlet memurunu atama ve yer değiştirme kararları, temel hak olmasından bahisle eğitim ve öğretim kararları, sağlık hizmetleri kararları, idari sözleşmeler vb.
İptal Davasında Süreler: İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 7. maddesinde, “İdari işlemler, işlemin tebliği veya başka suretle öğrenildiği tarihten itibaren altmış gün içinde, idari dava açılabilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca, idari işlem, ilgilisine tebliğ edildiğinde veya başka bir şekilde öğrenildiğinden itibaren 60 gün içinde iptal davası açılmalıdır. Süre, hak düşürücü süredir. Süre geçtikten sonra açılan iptal davaları, mahkemece reddedileceğinden, idari işlemin hukuka aykırılığını ileri sürmek mümkün olmayacaktır.
İptal Davasının Sonuçları: İptal davasının 3 farklı sonucu olmaktadır. Yapılan idari işlem iptal edilebilir ve geri alınabilir, idari işlem uygulamaya geçilmiş ise uygulama durdurulabilir, idari işlemin uygulaması bitmiş ise ve bu işlemin sonucu hukuka aykırılık oluşturuyorsa elde edilen sonuç ortadan kaldırılabilir.
İptal kararı: İdari işlemin hukuka aykırı olduğuna karar verilmesi halinde, mahkeme idari işlemi iptal eder. İdari işlemin iptali, idari işlemin bütün hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kalkması anlamına gelir.
Yürütmeyi durdurma kararı: İdari işlemin uygulanmasının, dava sonunda verilebilecek karardan önce, telafisi güç veya imkânsız zararlar doğurması halinde, mahkeme idari işlemin uygulanmasını durdurabilir. Uygulama durdurma kararı, idari işlemin kesinleşmesine kadar geçerlidir.
Davanın reddi kararı: İdari işlemin hukuka aykırı olmadığına karar verilmesi halinde, mahkeme davayı reddeder.
2.VERGİ DAVALARI
Vergi davaları, mükelleflerin vergi daireleri tarafından yapılan tarh, tahakkuk, ceza kesme gibi işlemlere karşı açtıkları davalardır. Vergi idaresinin haksız veya hatalı işlem yaptığını düşünen kişiler ya da şirketler, hukuki yollarla bu işlemlerin iptalini talep edebilir. Bu tür davalar genellikle vergi mahkemelerinde görülür ve iptal davası veya tam yargı davası olarak ikiye ayrılır.
Vergi Davalarında Süreç Nasıl İşler?
Vergi mükellefi, vergi idaresinin kararına itiraz etmek için öncelikle uzlaşma veya düzeltme talebinde bulunabilir. Eğer sorun çözülemezse, 30 gün içinde vergi mahkemesine dava açma hakkı vardır. Mahkeme sürecinde, verginin hukuka uygun olup olmadığı incelenir. Eğer mükellef haklı bulunursa, ilgili vergi ve cezalar iptal edilir. Karara itiraz edilirse, dosya Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay gibi üst yargı mercilerine taşınabilir.
3.TESPİT DAVALARI
Tespit davası, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkeme tarafından belirlenmesi için açılan davadır. Bu tür davalar, genellikle bir hakkın ihlal edilme riski taşıdığı veya hukuki belirsizliği ortadan kaldırmak amacıyla açılır. Örneğin, bir taşınmazın tapu kaydında hata olup olmadığını belirlemek veya bir sözleşmenin geçerli olup olmadığını tespit ettirmek için açılabilir.
Tespit Davasının Şartları
Tespit davası açabilmek için davacının, hukuki yararının bulunması gerekir. Yani, mahkeme kararı olmadan hakkın korunamaması veya hukuki belirsizliğin giderilememesi gerekir. Tespit davası, hem olumlu tespit davası (bir hakkın veya ilişkinin varlığını kanıtlama) hem de olumsuz tespit davası (bir hakkın veya borcun olmadığını kanıtlama) şeklinde açılabilir.
4.TAM YARGI DAVALARI
İdarenin yani herhangi bir devlet merciinin yaptığı işlem veya eylemden ötürü bir zarar ortaya çıktığı zaman idare mahkemesinde açılan davalara tam yargı davası denir. Burada bir kişinin maddi veya manevi bir zarara uğramasından bahsediyoruz. Yani aslında tam yargı davaları, devlet aleyhine açılan tazminat davasıdır denilebilir.
Eğer bir zararın giderimi değil de sadece idari bir işlemin iptali isteniyorsa iptal davası açılmalıdır. Tam yargı davaları ise, yapılan işlemden herhangi bir zarar meydana çıktığında açılabilir. Tam yargı davası devlet aleyhine açılan bir tazminat davasıdır.
Hemen belirtelim ki hem idari işlem, eylem veya sözleşmenin iptali isteniyor hem de zararın giderilmesi isteniyorsa bu iki davanın (iptal ve tam yargı) birlikte açılması da
mümkündür. Ayrıca şu da yapılabilir: önce işlemin iptalini sağlamak amacıyla iptal davası açılır, ardından zararın giderilmesi için tam yargı davası açılır.
Tam Yargı Davası Şartları
Tam yargı davasının bazı ön şartları olduğu gibi başarılı sonuçlanabilmesi için de bazı şartlar vardır. Buna göre şu ön şartların varlığından bahsedebiliriz:
Öncelikle bu dava görevli ve yetkili mahkemede açılmalıdır. Aksi halde görevsizlik veya yetkisizlik kararı ile karşı karşıya kalınır. Ayrıca tam yargı davasında süreler de söz konusu. Tam yargı davalarında görev, yetki ve süreye ilişkin kurallara aşağıda değineceğiz.
Bu davanın açılabilmesi için idarenin gerçekleşmiş bir işlemi, eylemi yahut sözleşmesi söz konusu olmalıdır. Bu fiillerin henüz gerçekleşmemiş olması halinde davayı açmak mümkün olmaz.
Tam yargı davasının kazanılabilmesi için davacının kişisel bir zararı söz konusu olmalıdır. Bu zarar idari işlem, eylem veya sözleşme sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır. İdari işlem, eylem veya sözleşme ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet (nedensellik) bağı bulunmalıdır.
Tam yargı davalarında öncesinde idareye başvuruda bulunmak zorunludur. Bu çok önemli bir konu olduğu için şimdi bunun ayrıntısına değineceğiz.
Tam Yargı Davasında İdareye Başvuru Zorunluluğu
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13 düzenlemesine göre idari eylemlerden doğan zararlardan ötürü tam yargı davası açılacağı zaman önce eylemi yapan idareye başvurmak zorunludur.
Yani idari eylemi yapan idareye başvurularak zararın giderilmesi talep edilir. Eğer idare bu çağrıya yanıt vermezse tam yargı davası açılabilir.
İdareye başvuru ile ilgili sürelere geçmeden önce çok önemli bir meseleyi izah etmekte fayda var.
İYUK madde 13 yalnızca idari eylemlerde idareye başvurma zorunluluğunu öngörüyor. Yani idari işlemlerden veya sözleşmeye aykırı davranmasından ötürü bir zarar ortaya çıkarsa idareye başvurmaya gerek olmadan doğrudan tam yargı davası açmak mümkün.
Tabi böyle bir durumda kişi isterse idareye yine başvurabilir. Yani idari eylemler dışında ihtiyari bir başvuru söz konusudur.
İdari eylemler ve idari işlemler arasındaki fark nedir ve bunlar nasıl kategorilendilir?
İdari işlemlerin değişiklik, yenilik doğuran irade açıklamaları olmalarına karşın; idari eylemler, sadece ilgililerin hak ve yetkilerini kullanmaları koşuluyla hukuki etki ve sonuç doğurmaktadır. "İdari eylem" kavramı; idarenin kamu hukuku alanındaki maddi fiil ve hareketlerini anlatır. Yani idari işlem için atama, yönetmelik çıkarma, disiplin cezası verme, kamulaştırma gibi örnekler verilebilirken, idari eylem için, bir kaldırıma parke taşı döşenmesi gibi bir örnek verilebilir. İdari eylemler idari işlemler gibi hukuksal alanda bir değişiklik yaratmaz.
Tam Yargı Davasında Yargılama Usulü
İdari davalarda kural olarak dosya üzerinden yargılama yapılır. Duruşmalı olması istisnadır. dilekçeler üzerine ilk inceleme yapılır. Davanın esasına geçmeden önce gerekli olan tüm evraklar tamamlanmış olmalıdır. Özellikle duruşmasız davalarda bu çok önem taşıyor.
İlk incelemede şu hususlara özellikle bakılır:
- Görev ve yetki kuralı
- Ehliyete ilişkin kurallar
- İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem veya eylemin varlığı
- Süre aşımı
- Husumet
- Dilekçenin İYUK madde 3-5 hükümlerine uygun hazırlanıp hazırlanmadığı (Dilekçedeki maddi hatalar, istemin ayrıntılı ve net belirtilmemesi)
Duruşmalar belirttiğimiz üzere istisnaidir. Taraflardan birinin talebi üzerine mahkeme duruşma yapmaya karar verebilir. Ayrıca mahkeme kendisi de duruşma yapma kararı alabilir. Temyiz ve istinaf aşamaları da kural olarak dosya üzerinden yapılır ve istisna olarak duruşmalı yapılması mümkündür.
Tam yargı davalarında genel görevli mahkeme idare mahkemeleridir. Yani kural olarak idareye karşı açılan davalar idare mahkemelerinde açılır. Eğer uyuşmazlık konusu vergi ise vergi mahkemelerinde dava açılır. İdare mahkemesinin verdiği kararın istinafa taşınması oradaki kararın da temyize taşınması mümkündür. İstinaf incelemelerini Bölge İdare Mahkemesi yapar. Temyiz incelemesini ise Danıştay yapar.
Belirtmemiz gerekir ki konusu belirli bir miktarı aşmayan davalar için temyize başvurmak mümkün değildir. Bu miktar her sene değişir ve yeniden belirlenir. Belirlenen miktarın altındaki davalarda verilen ilk derece mahkemesi kararı kesindir.
5. KAMULAŞTIRMA
Kamulaştırma, devletin veya kamu tüzel kişiliklerinin, kamu yararı gereği özel mülkiyette bulunan taşınmazları bedelini ödeyerek zorla satın alması işlemidir. Türkiye’de kamulaştırma süreci 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir. İşte temel noktalar:
-Kamu Yararı Kararı
Kamulaştırma ancak kamu yararı bulunduğunda yapılabilir. Kamu yararı kararı ilgili idare tarafından alınır ve gerekçelendirilir.
-İdari İşlemler ve Tebligat
Kamulaştırılacak taşınmaz belirlenir, maliklere tebligat yapılır.İdare, öncelikle malikle anlaşma yoluna gitmeye çalışır.
-Bedel Tespiti ve Ödeme
Malik ile anlaşma sağlanamazsa, idare mahkemeye başvurarak kamulaştırma bedelinin tespitini talep eder.
Mahkeme bilirkişiler aracılığıyla taşınmazın rayiç değerini belirler.
Bedel peşin veya taksitle ödenir (acele kamulaştırma hariç).
-Mülkiyetin Devri
Bedelin tam ve eksiksiz ödenmesiyle taşınmazın mülkiyeti idareye geçer.
Tapuya şerh düşülerek malikiyet resmen değişir.
-Kamulaştırma Türleri;
*Normal Kamulaştırma
Süreç yukarıda açıklandığı gibi yürütülür.
*Acele Kamulaştırma
Özel durumlarda (örneğin doğal afetler, güvenlik ve savunma gerekliliği gibi) Cumhurbaşkanı kararı ile taşınmaz hızla kamulaştırılır.
Bedel sonradan tespit edilip ödenir.
*Kısmi Kamulaştırma
Taşınmazın bir bölümü kamulaştırılabilir. Eğer kalan kısım kullanılamaz hale gelirse, malikin tamamının alınmasını talep hakkı vardır.
-Malikin Hakları ve İtiraz Yolları
Bedel Tespitine İtiraz: Malik, belirlenen kamulaştırma bedelinin düşük olduğu iddiasıyla mahkemeye başvurabilir.
Kamulaştırma Kararına İtiraz: Hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa iptal davası açabilir.
Geri Alma Hakkı: Kamulaştırılan taşınmaz beş yıl boyunca kamu yararına kullanılmazsa, malik geri alma hakkına sahiptir.
Kamulaştırma süreci, mülkiyet hakkına önemli bir müdahale olduğu için anayasada ve uluslararası hukuka uygun şekilde sıkı kurallara bağlanmıştır.