Güncel Makalelerimiz

Hak Arama Hürriyeti

02.08.2016 Tarihli Genel Şartların Hukuka Aykırılığı

 

02.08.2016 tarih 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu  Mali Sorumluluk Sigortası Genel Åžartlarında DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Genel Åžartlar, Anayasa’ya, Ä°nsan Hakları SözleÅŸmelerine, Temel yasalara ve sorumluluk hukukunun evrensel ilkelerine aykırıdır.

                I-)  4. maddeyle 14/5/2015 Tarihli 29355 sayılı Genel Åžartların C.7. maddesinde yapılan deÄŸiÅŸiklik ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya baÅŸvuruda bulunmasının zorunlu hale getirilmesi Anayasanın 36. maddesinde belirtilen "hak arama özgürlüÄŸünün" kısıtlanmasıdır.

Anayasa’nın “hak arama hürriyeti” baÅŸlıklı 36.maddesine göre: “Herkes, meÅŸru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile "adil yargılanma" hakkına sahiptir.”

BM Medeni ve Siyasal Haklar SözleÅŸmesinde (BMMSHS) ve  AÄ°HS'nde de hak arama özgürlüÄŸüyle ilgili özel düzenlemelere yer verilmiÅŸtir. BMEÄ°B'nin "Etkili Bir Hukuk Yoluna BaÅŸvurma Hakkı" baÅŸlıklı 10.  maddesinde, "Herkes anayasa veya kanunların kendisine tanıdığı temel haklarını ihlal eden fiillere karşı yetkili ulusal yargı yerleri önünde hak aramak için etkili bir hukuki yola baÅŸvurma hakkın sahiptir" denilmiÅŸtir.

AIHS'nde (m.6) ise, "Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili anlaÅŸmazlıkların çözümlenmesi, gerek kendisine yöneltilen herhangi bir suçlamanın karara baÄŸlanması konusunda, kanunla kurulmuÅŸ bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde adil ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir" denilmektedir. SözleÅŸmede ayrıca (m. 13), "Bu SözleÅŸmede tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes,  ihlal fiili resmi görev Ifa eden kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, durumun düzeltilmesi için ulusal bir makama baÅŸvurma hakkına sahiptir" denilmektedir.

             Zarar görenin sigorta ÅŸirketine baÅŸvuru yapması ve bu baÅŸvuru sonucunda C.7. de belirtilen ÅŸartların söz konusu olması halinde dava açılabileceÄŸine dair düzenleme, Anayasa ve Uluslararası sözleÅŸmeler ile koruma altına alınan zarar görenlerin "dava açma" özgürlüklerinin  elinden alınması demektir.

             Zarar görenin maruz kaldığı haksız bir uygulama veya iÅŸleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolunun yargı mercileri önünde dava hakkını kullanılabilmesi olduÄŸu, kiÅŸilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınmasının, adil bir yargılamanın ön koÅŸulu olduÄŸu tartışmasızdır. Mahkeme önünde hak arama yolunun fiilen yahut hukuken geçici de olsa kapatılmasının veya kullanımını imkansız kılan koÅŸullara baÄŸlayarak sınırlanmasının adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geleceÄŸi açıktır.

             Anayasa'nın dava hakkının düzenlendiÄŸi 36. maddesinde bu hakkın sınırlandırılması konusunda özel bir sınırlama nedenine yer verilmediÄŸi tartışmasızdır.

              II- Yapılan deÄŸiÅŸiklikle dava açılmasının Sigorta ÅŸirketlerine ön baÅŸvurudan gelecek cevaba göre ön ÅŸart olarak kabul edilmesi Anayasa’nın 10.maddesine aykırı olup, Sigorta ÅŸirketlerine Anayasaya aykırı olarak “ayrıcalık” tanınmıştır.

             Anayasa’nın “kanun önünde eÅŸitlik” baÅŸlıklı 10.maddesi 1.fıkrasına göre “Herkes kanun önünde eÅŸittir” ve 4.fıkrasına göre “hiç bir kiÅŸiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”

             Yapılan deÄŸiÅŸiklikle zarar gören kiÅŸilerin dava açma hakları Sigorta Åžirketinden gelecek cevapa baÄŸlı kılınması Sigorta ÅŸirketlerine tanınan bir "ayrıcalıktır".

UyuÅŸmazlığın çözümlenmesi açısından yargı yoluna baÅŸvurmak Anayasa tarafından kiÅŸilere verilen bir hak olup, Anayasa ve Ulusal SözleÅŸmelerle güvence altına alınan bir hakkın Genel Åžartlarla Sigorta ÅŸirketleri lehine kısıtlanması hukuka aykırıdır.

             III-) Ek:6 Tazminat Ödemelerinde Ä°stenecek Belgelerde, SaÄŸlık Kurulu raporlarının talep edilmesi.

Yapılan başvurularda Sağlık Kurulu Raporlarının zorunlu olarak eklenmesi mağdurların zararlarının giderilmesinde geciktirici bir engel olmasına neden olacaktır.

SaÄŸlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde maÄŸdurların saÄŸlık kurulu raporu alabilmesi için kaza tarihinden itibaren en az 1 yıl geçmesi zorunludur. KiÅŸinin sakatlık oranının belirlenmesi meydana gelen maluliyetin nevine göre 12 aydan daha fazla bir süreyi de gerektirebilmektedir.

Düzenlemenin yapılmasından önce Sigorta ÅŸirketleri tarafından maluliyet tazminata iliÅŸkin dosyalarda Sigorta ÅŸirketi tarafından anlaÅŸmalı oldukları Medical ÅŸirketler aracılığı ile, zarar gören kiÅŸilerin tüm tedavi evraklarında inceleme yapılması saÄŸlanarak belirlenen oran doÄŸrultusunda uzlaÅŸma saÄŸlanabilmekteydi.

Ancak SaÄŸlık Kurulu raporlarının baÅŸvuruda istenilecek evraklara eklenmesi, kaza geçirerek maÄŸdur olmuÅŸ kiÅŸilerin kaza tarihinden itibaren en az 1 yıl geçmesini beklemesini gerektirecektir.

Kaza nedeniyle zarar gören kiÅŸilerin tedavi evraklarının deÄŸerlendirilerek sonuca gidilmesi daha kısa sürede saÄŸlanacakken, SaÄŸlık kurulu raporlarının baÅŸvuruda istenilecek belgelere eklenmesi   Sigorta ÅŸirketleri tarafından kötüniyetli olarak süreci uzatmalarına neden olacaktır.

Dava açma hakkının Genel Åžartlar çerçevesinde Sigorta ÅŸirketine yapılan baÅŸvurudan red veya cevabın talebi karşılamamasına baÄŸlı kılınması nedeniyle kiÅŸilerin dava açma hakları da kısıtlanmıştır.

Bu nedenle SaÄŸlık Kurulu raporlarının temin edilmesinden sonra Sigorta ÅŸirketinin ödemeyi yapıp yapmayacağı kesin olmayıp, SaÄŸlık kurulunu kabul edip etmemek ve buna dayalı olarak ödeme yapmak Sigorta ÅŸirketinin keyfiyetine bırakılmış olacaktır.

SaÄŸlık kurulu raporunun alınması için bekleyen zarar gören kiÅŸi rapor alındıktan sonra Sigorta ÅŸirketi ile uzlaÅŸma saÄŸlayamaması durumunda ise uzun bir süre beklemiÅŸ olacaktır.

                IV- )Hak sahibine ait banka hesap bilgilerinin tazminat ödemelerinde istenilecek belgelere eklenmesi

a) Ölüm ve cismani zararlar nedeniyle zarar gören kiÅŸilere ödenecek tazminatların hesaplanması aktüer hesap uzmanları tarafından yapılması gerekmektedir.

Tazminat hesap ilkeleri, Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri doÄŸrultusunda, öÄŸretiden görüÅŸlerle ve Yargıtay’ın yerleÅŸik kararlarıyla belirlenmekte olup, tazminat miktarı zarar gören kiÅŸinin maluliyet oranı, yaşı, gelir durumu ve kusur durumuna göre farklılık göstermektedir. BaÅŸvuruda uzlaÅŸmanın saÄŸlanması için sigorta ÅŸirketi tarafından yapılan teklifin bu konuda uzman olan kiÅŸilerce deÄŸerlendirilmesi gerekmektedir.

Hesaplama yöntemi hakkında bilgi sahibi olmayan zarar gören kiÅŸilerin hesabına para gönderilmesi hak kaybına neden olacaktır.

Sigorta ÅŸirketlerinin oluÅŸan gerçek zararın tamamını ödemediÄŸi bu nedenle açılan binlerce fark davasının olduÄŸu, bu fark davalarında alınan tazminatların çok yüksek olduÄŸu bilinen bir gerçektir.

Sigorta ÅŸirketlerinin zarar gören hak sahibine direk para ödemesi, zarar gören kiÅŸilerin tazminatlarının eksik ödenmesine neden olacaktır.

b) Vekil aracılığıyla yapılan baÅŸvurularda vekilin hesabına para gönderilmesi, alınabilecek tazminatın gerçek zararı karşılayıp karşılamadığı konusunda bilgi sahibi olan vekilin deÄŸerlendirmeyi yaparak, zarar gören kiÅŸinin alabileceÄŸi tazminatın altında bir teklif yapılması halinde dava yoluna gitmesini saÄŸlayacağından hak kaybının oluÅŸmasına engel olacaktır.

Ayrıca vekil aracılığıyla yapılan baÅŸvurularda vekilin avukatlık sözleÅŸmesinden kaynaklanan alacağını tahsil edilebilmesi açısından, vekilin hesap bilgilerine tazminatın ödenmesi açısından ayrıca önem arz etmektedir.

BaÅŸvuru ile ilgili tüm aÅŸamaları takip edip, tazminatın alınmasından sonra zarar gören kiÅŸilerin hesabına para gönderilmesi halinde, vekil avukatlık sözleÅŸmesinden kaynaklı alacağını tahsil edebilmek için zarar gören kiÅŸinin kendisine ödeme yapmasını beklemek zorunda kalacak, baÅŸvuru sonuçlanarak tazminat miktarı kesinleÅŸtiÄŸi ve tahsilat yapıldığı için zarar gören kiÅŸinin vekile ödeme yapması kötüniyetli kiÅŸiler tarafından suistimal edilebilecektir.

Zarar gören kiÅŸinin vekilin sözleÅŸmeden kaynaklı alacağını kendisine ödemekten imtina etmesi halinde vekil tahsilat için icra iÅŸlemlerine baÅŸlamak zorunda kalıp, alacağını tahsil etmekte zorluk yaÅŸayacağı gibi belki de tahsil edemeyecektir.

Zorunlu sigortalar kamusal nitelikli bir yükümlülük olup, sigorta ÅŸirketlerine sigortacılık alanında faaliyet gösterme izni karşılığında ödenmesi gereken bir bedeldir, bu nedenle ticari kurumlara zenginleÅŸme aracı olarak kullanılması hususunda taviz verilmemelidir.

Kamu düzeni gereÄŸi yapılması zorunlu olan sigortalar karşılığında, zararın meydana gelmesi halinde, zarar gören kiÅŸilerin oluÅŸan zararın tam ve zamanında ödenmesi Sigorta ÅŸirketi tarafından yükümlülüktür. OluÅŸan zararın en kısa sürede gerçek rakamlarla karşılanmasını saÄŸlamak ve kontrol etmek bunu kolaylaÅŸtırmak Devletin Anayasal zorunluluÄŸudur.

Mevcut tüm kanuni düzenlemelerin bu doÄŸrultuda yapılarak hak ve adaletin saÄŸlanması, maÄŸduriyetlerin en kısa sürede giderilmesi her ÅŸeyden önce vicdani bir yükümlülük olup, kiÅŸi ve ya kurumların suistimal etmelerine neden olacak boÅŸlukların yaratılmasını engel  olunması için yapılan düzenlemelerin evrensel hukuk ilkelerine, Anayasa'ya, Uluslararası sözleÅŸmelere aykırı olmaması saÄŸlanmalıdır.

Birçok ülkede faaliyet gösteren Sigorta ÅŸirketlerine baÅŸka hiçbir ülkede uygulanmayan imtiyazlar tanınması, benzeri olaylarda daha kısa sürede ve daha yüksek rakamlarla tazminatlar ödenirken, kendi vatandaÅŸlarımızın bu tazminatlarını almalarında geciktirici ve kötüniyetli yaklaşımlara açık düzenlemelerin yapılması kanun önünde eÅŸit olan tüm bireylerin " yaÅŸama hakkının" en ağır ihlal örneklerindendir.

 

Av. AyÅŸegül BÄ°NGÜL