SİGORTA HUKUKU

Sigorta hukuku, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmeleri ve bu sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükleri inceleyen, ticaret hukuku kapsamına giren bir özel hukuk dalıdır.

Basit bir şekilde ifade edecek olursak Sigorta Hukuku; Sigorta ilişkisi içerisindeki tarafların birbirlerine karşı borç ve yükümlülüklerini gösteren, sigorta ilişkisini belirleyen, bu ilişkiden dolayı taraflar arasında uyuşmazlığın oluşması durumunda ne yapılacağını düzenleyen hukuk dalıdır.

 İnsanlara sahip oldukları hakları tanıtabilmek, anlatabilmek ve sorunları kısa sürede çözebilmek adına sigorta hukukuna her zaman için ihtiyacımız olacaktır.

Yaşanan sorunların sigorta kapsamında olup olmadığı, her iki tarafın bu tür durumlarda nasıl hareket etmeleri gerektiği ve yasal sürecin nasıl işleyeceği gibi soru işaretleri, sigorta hukuku ile birlikte resmi olarak yanıt buluyor.

İŞ HUKUKU

İşveren ve işçiler arasında bazı durumlarda anlaşmazlık ya da uyuşmazlıklar olabilir. Tarafların aralarındaki anlaşmazlığı çözemediği, uzlaşamadığı; aynı zamanda işçinin hakkını alamadığı ya da kötü muameleye maruz kaldığı durumlarda, işçinin iş mahkemesi davası açmaya hakkı vardır. Bu tür davalar iş hukuku davası olarak geçer.

İş hukuku alanında  işçi hakları ve işveren hakları olarak ayrılabilecek her iki dal açısından da hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetleri sunmaktadır.

Bireysel İş Hukuku

Genellikle küçük firmalarda işçi ile işverenler arasında bireysel olarak ücret, hizmet akdi, çalışma şartları, ek ücretler, ikramiye, komisyon, sosyal haklar, işten ayrılma ve tazminat gibi konularu Kapsar.

Toplu İş Hukuku

Genellikle büyük firmalarda geçerliliği olan işçi ve işveren tarafından topluluklarun temsil edildiği iş yerlerinde uygulanmaktadır. Sendika kurma, sendikata üyelik toplu sözleşme, sendikaların feshedilmesi, sendikal haklar gibi konuları kapsar.
 

TAZMİNAT HUKUKU

Tazminat hukuku, haksız fiillerden veya başka herhangi bir nedenden kaynaklanan tazminat anlaşmazlıklarını konu alır. Tazminat, maddi veya manevi bir zararın oluşması karşısında işbu zararın giderilmesi anlamını taşır. Diğer bir ifade ile tazminat; zararın tazmini yani ödencesidir.

 Genel olarak, "maddi tazminat davası" ve "manevi tazminat davası" olmak üzere iki tür tazminat davası vardır.

 Hizmet Verdiğimiz Tazminat Hukuku Alanları
 

*İşçinin kıdem tazminatı davası

*Meslek hastalığıyla sebebiyle açılabilecek tazminat davası

*Trafik kazası sonrası oluşabilecek maddi ve manevi tazminat davası
* İş güvencesi tazminat davası
*Trafik Kazası Sonucunda Aracınızda Meydana Gelen Maddi Değer Kaybı Tazminat
 *Haksız Tutuklama Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
 *Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Maddi Ve Manevi Tazminat
 *İş Kazası Nedeniyle Tazminat (Ölüm veya Maluliyet ile Neticelenen İş Kazalarından doğan Maddi ve Manevi Tazminat)
*Hatalı doktor uygulamasından doğan maddi ve manevi tazminat davaları gibi birçok farklı tazminat davası türü bulunur.
*Bedensel bütünlüğün zedelenmiş olması
*Bedenen ağır zarara uğramış olmak

YABANCILAR VE VATANDAŞLIK HUKUKU

Bir ülkede yabancı durumunda olan kişilerin, yabancı olmaları sebebiyle kısıtlı olduğu alanlar ve sahip oldukları hakları konu eden bir hukuk dalıdır. Yabancıların çalışma, ikamet etme, mülk edinme gibi bazı hak ve işlemleri bakımından ilgili kanunlarda düzenlemeler yer almaktadır.
 

Yabancıların Türkiye’deki haklarına ilişkin her türlü idari ve hukuki işlemleri ve davaları ile Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına ilişkin bütün hukuki ve idari işlemlerin yapılması ve vatandaşlık hukuku davalarının takibine kadar hizmet vermekteyiz.

Gayrimenkul yatırımı ile birlikte Türk vatandaşlığının kazanılması ve yatırımların yapılması sürecinde hukuki destek ve hizmet sağlamaktayız.

CEZA HUKUKU

Ceza hukuku, toplumun temelini ve düzenini bozan, suç adı verilen, düzeni bozucu insan davranışlarına uygulanacak hukuk kurallarının bütününü oluşturan hukuk sistemidir.

Ceza hukukuna ilişkin mağduriyetin ya da isnatların muhatabı olmanın ise diğer hukuk dallarına oranla etkisi çok daha ağır olabilmektedir. Ceza mahkemelerinin kararları, kişi hak ve özgürlüklerine en derin müdahalelerin olduğu kararlardır.

 Bunun sonucu olarak umulmadık olumsuz neticelerle karşılaşmamak için ceza soruşturmalarının ve kovuşturmalarının son derece dikkatli ve titiz bir şekilde takip edilmesi, süresi içinde gerekli hukuki işlemlerin yapılması ve hukuki müdahalelerin yöntem, zaman ve nitelik olarak doğru tespit edilmesi son derece önemlidir.

İCRA İFLAS HUKUKU

Borçlarını zamanında ve rızaları ile yerine getirmeyen borçlulara karşı; alacaklıların, devlet kuvveti ile alacaklarına kavuşmalarına sağlamak için borcun cebren tahsil edilmesidir.

İcra İflas Kanunu’na göre özel hukuk ilişkilerinden doğan para alacakları (Türk lirası veya döviz cinsinden) ve teminat alacakları için alacaklılar genel haciz yoluna başvurabilmektedir.

Her türlü icra ve iflas işlemlerinin uygulanmasında faaliyet göstermekte olup , icra ve iflas hukuku işlemlerinin ve davalarının takibi ile alacak tahsili, haciz, rehin, ipotek vb. işlemlerin yapılması, borçlu ve alacaklı lehine toplantılara iştirak edilmesi, iflasın ertelenmesi davaların hazırlanması, Hukuki takiplerin gerçekleştirilmesi, mezkur takipler neticesinde tahsilatların yapılması, kira ve diğer alacakların tahsili, kiracının tahliyesinin sağlanması ve ekonomik sıkıntı içinde olan şirketlere iflasın ertelenmesi yoluyla hukuki destek verilmesi konularında aktif olarak faaliyet göstermekteyiz.
 

İDARE HUKUKU

İdare Hukuku, ''İdare'' olarak adlandırdığımız aygıtın teşkilatlanması, işlemleri, personeli ve mallarının tabi olduğu hukuk kurallarını sistematik bir şekilde inceleyen hukuk dalıdır. Buradaki ''idare'' terimiyle kastedilen, şirket veya dernek gibi herhangi bir özel hukuk tüzel kişiliğinin idaresi değil, Devlet veya Kamu İdaresidir.

İdare Mahkemesinin Yetkisi Nasıl Belirlenir?

İdare mahkemesinin yetkisinden kasıt, yer bakımından yetkidir. Yani, coğrafi bakımdan hangi idare mahkemesinin idari davaya bakmaya yetkili olduğudur. Yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir (2577 sayılı İYUK m.32/1). İdare hukukunda yetki, kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafından resen gözetilir.

Özel kanunlar başka bir idare mahkemesini özel bir hükümle yer bakımından yetkilendirmişse, o mahkeme idari davaya bakar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 32 ile 38. maddeleri arasında yetki bakımından bazı istisnai ve özel hükümler de ihtiva etmektedir.

İdare Mahkemesinin Bakmakla Görevli Olduğu Davalar

İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki aşağıdaki idari davalara bakmakla görevlidir:

  • İptal davaları: İptal davası; bir idari işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi talebiyle açılan idari davalardır.
  • Tam yargı davaları: İdari işlem veya eylemler nedeniyle zarar görenlerin idare aleyhine açtıkları tazminat davasıdır.
  • Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklardan hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar,
  • Diğer kanunların açıkça idare mahkemesini görevlendirdiği işler,
  • Özel Kanunlarda Danıştayın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davalar da idare mahkemesinin görevine girmektedir.

TİCARET VE ŞİRKETLER HUKUKU

Günümüz iş dünyasında sağlam hukuki temeller üzerine inşa edilen şirketler, sürdürülebilir başarıya ulaşmada büyük avantaj sağlar. İmge Hukuk Bürosu olarak, ticaret ve şirketler hukuku alanında geniş bir perspektifle müvekkillerimize hizmet sunuyoruz.

Şirket kuruluşundan birleşme ve devralmalara, sözleşme yönetiminden ticari uyuşmazlıkların çözümüne kadar her aşamada yanınızdayız. Girişimciler, yatırımcılar ve kurumsal şirketler için özel olarak tasarlanmış hukuki danışmanlık hizmetlerimizle, işletmenizin karşılaşabileceği tüm hukuki riskleri önceden belirliyor ve etkili çözümler üretiyoruz.

Hizmetlerimiz:

✔ Şirket kuruluşu ve ana sözleşme hazırlanması

✔ Hissedarlar sözleşmeleri ve ortaklık yapıları

✔ Genel kurul ve yönetim kurulu süreçleri

✔ Ticari sözleşmelerin hazırlanması ve incelenmesi

✔ Şirket birleşme, devralma ve bölünme işlemleri

✔ Sermaye artırımı ve finansman düzenlemeleri

✔ Ticari uyuşmazlıkların dava ve arabuluculuk yoluyla çözümü

Hukukun karmaşıklığını sizin için sadeleştiriyor, işinizi güvenle büyütmeniz için yanınızda oluyoruz.

Ticaret ve Şirketler Hukuku alanında uzmanlaşmış hukuk büromuz, işletmelerin hukuki ihtiyaçlarına kapsamlı çözümler sunmaktadır. Ticaret hukuku, ticari işletmelerin kuruluşundan yönetimine, birleşme ve devralma işlemlerinden tasfiyesine kadar geniş bir yelpazede hizmetleri içerir. Şirketler hukuku ise anonim, limited, kollektif ve komandit şirketlerin yanı sıra kooperatiflerin de hukuki süreçlerini kapsar.

Hizmetlerimiz arasında yukarıda da belirttiğimiz üzere ticari sözleşmelerin hazırlanması ve incelenmesi, ticari uyuşmazlıkların çözümü, haksız rekabet davaları, ticaret sicili işlemleri, sermaye artırımı ve azaltımı, hisse devirleri, şirket birleşmeleri ve bölünmeleri gibi konular bulunmaktadır. Ayrıca, kıymetli evrak hukuku kapsamında bono, çek ve poliçe işlemleri ile ilgili danışmanlık hizmeti de sunmaktayız.

Deniz ticareti, sigorta hukuku ve fikri mülkiyet hukuku gibi ticaret hukukunun özel alanlarında da deneyimli ekibimizle yanınızdayız. Amacımız, müvekkillerimizin ticari faaliyetlerini hukuki açıdan güvence altına alarak, olası riskleri en aza indirmektir.

Profesyonel ve çözüm odaklı yaklaşımımızla, ticaret ve şirketler hukuku alanındaki tüm hukuki ihtiyaçlarınız için hizmetinizdeyiz.

BİLİŞİM HUKUKU

Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle, her geçen gün farklı suç türleri ortaya çıkarmaktadır. Bu kapsamda değişime ve gelişime en açık olan suçu ise bilişim suçları oluşturmaktadır. Globalleşen dünyada yeni bir teknolojik gelişme bütün dünyaya yayılmaktadır. Bunun sonucunda da ülkemizde de gelişen teknolojiye bağlı olarak yeni bilişim suçları ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde de bilişim suçlarına yönelik tek bir kanun yoktur. Onun yerine mevcut kanunlara bilişim suçlarıyla ilgili hükümler eklenmiştir.

Bilişim hukuku avukat desteği, yalnızca ceza davalarıyla sınırlı kalmaz. Aynı zamanda, şirketlerin siber güvenlik politikalarını oluşturması, veri koruma süreçlerinin yönetilmesi ve e-ticaret platformları için hukuki danışmanlık sağlanması gibi alanlarda da hizmet sunar. Özellikle, dijital ortamda iş yapan bireyler ve kurumlar için hukuki destek almak, gelecekte karşılaşılabilecek olası hukuki sorunların önlenmesi açısından büyük önem taşır.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HUKUKU

İstanbul’da hizmet veren hukuk ofisimiz, kişisel verilerin korunması hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlarıyla müvekkillerine kapsamlı danışmanlık ve hukuki destek sağlamaktadır. Günümüz gelişen şartlarda veri güvenliğinin giderek daha önemli hale gelmesi nedeniyle, şirketler ve bireyler için KVKK ve GDPR uyumluluğu büyük önem taşımaktadır. Ofisimiz, bu alandaki hukuki süreçlerin yönetilmesi ve veri güvenliğinin sağlanması konusunda üst düzey çözümler sunmaktadır.

Ofisimizde kişisel verilerin korunması hukuku alanında sunduğumuz bazı hizmetler;

1- KVKK ve GDPR Uyum Danışmanlığı

  • Şirketlerin kişisel veri işleme süreçlerini analiz etme,
  • Veri envanteri ve politika belgeleri hazırlama,raporlama
  • Aydınlatma ve açık rıza metinleri oluşturma,
  • KVKK ve GDPR’a uyum konusunda eğitim ve bilgilendirme hizmetleri sağlama.
  • 2- Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümü
  • Kişisel veri ihlallerine ilişkin hukuki destek sunma,
  • Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na başvuru süreçlerini yürütme,
  • Veri ihlallerine bağlı tazminat davalarını takip etme.

3- Veri Güvenliği ve Uyumluluk Politikalarının Oluşturulması

  • Şirket içi veri koruma politikalarını hazırlama,
  • Çalışanlara yönelik veri güvenliği eğitimleri düzenleme,
  • Veri saklama ve imha politikalarının hazırlanması.

4- Veri İhlallerinde Hukuki Destek

  • Veri ihlallerinin tespiti ve yetkili makamlara bildirilmesi,
  • Veri sahiplerine yönelik bilgilendirme ve hukuki süreçlerin yönetilmesi,
  • İhlal sonrası hukuki savunma ve dava süreçlerinin takibi.

Kişisel verilerin korunması hukuku alanında uzman kadrosuyla bireylerin ve şirketlerin veri güvenliğini sağlamak için profesyonel çözümler sunmaktadır. Teknolojik ilerlemelerle birlikte artış gösteren veri güvenliği risklerine karşı, hukuki uyum ve koruma süreçlerinde etkin destek sağlamaktayız. Detaylı bilgi ve danışmanlık hizmetlerimiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

TÜKETİCİ HUKUKU

Tüketici hukuku, tüketicilerin haklarını korumaya yönelik düzenlemeleri içeren bir hukuk dalıdır. Tüketici, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un tanımlar maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır.  Tüketici hukukunun amacı, bireylerin ekonomik olarak güçlü olan satıcılar veya üreticiler karşısında korunmasını sağlamaktır.

Tüketici hukuku; tüketici ile satıcı, üretici veya sağlayıcı arasındaki ilişkileri düzenler ve tüketicinin hakkını korumaya yönelik düzenlemeler içerir. Tüketici hukukunun kapsamına giren bazı konular şu şekildedir:

          1.       Cayma Hakkı: Tüketiciler, belirli koşullar altında, satın aldıkları mal veya hizmetten belirli bir süre içinde vazgeçebilir.

          2.       Ayıplı Mal ve Hizmetler: Satın alınan malın veya hizmetin kusurlu veya eksik olması durumunda tüketicinin hakları ve bu durumda satıcının yükümlülükleri düzenlenir.

          3.       Garanti ve İade: Tüketici, satın aldığı malın belirli bir süre için garanti kapsamına alınmasını talep edebilir ve ayıplı ürünlerde iade veya değişim hakkına sahiptir.

          4.       Reklam ve Satış Yöntemleri: Yanıltıcı reklamlar, haksız ticaret yöntemleri ve satışa dair kurallar da tüketici hukukunun kapsamında yer alır.

          5.       Sözleşme Hükümleri: Satıcı ile tüketici arasındaki sözleşmelerde, tüketicinin korunmasını sağlayacak düzenlemeler yapılır.

Tüketici hukukunun temel amacı, tüketicinin ekonomik haklarını, sağlık ve güvenliğini korumak ve onlara adil ticaret koşulları sağlamak olarak özetlenebilir. Bu konuda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da önemli düzenlemeler yer almaktadır.

AİLE VE MİRAS HUKUKU

Aile hukuku, bireylerin evlilik, boşanma, velayet, nafaka ve mal rejimi gibi konularını düzenleyen, kişisel ilişkilerin hukuki çerçevede ele alınmasını sağlayan bir hukuk dalıdır. Bu kapsamda, bireylerin özel hayatını ilgilendiren konular titizlikle ele alınmalı ve hukuki süreçler profesyonel destekle yürütülmelidir.

Miras hukuku ise, bir kişinin vefatından sonra malvarlığının nasıl paylaşılacağını, mirasçılar arasındaki hak ve yükümlülükleri belirleyen hukuk dalıdır. Mirasçılar arasında yaşanabilecek hukuki anlaşmazlıkların önüne geçmek için, doğru hukuki yönlendirme büyük önem taşımaktadır.

Hukuk büromuz, aile ve miras hukuku alanında uzman avukat kadrosuyla müvekkillerine profesyonel danışmanlık ve hukuki destek sunmaktadır. Aile hukuku, bireylerin en özel ve hassas konularını kapsayan bir alan olup, bu süreçlerde doğru ve etkin bir hukuki destek almak büyük önem taşımaktadır. Aynı şekilde, miras hukuku da mal varlığının adil ve hukuka uygun şekilde paylaşılması için titizlikle ele alınması gereken bir alandır.

Aile Hukuku Hizmetlerimiz:

  • Boşanma davaları (anlaşmalı ve çekişmeli boşanma)
  • Mal rejimi sözleşmeleri ve mal paylaşımı davaları
  • Nafaka, velayet ve çocukla kişisel ilişki düzenlemeleri
  • Aile içi şiddet ve koruma tedbirleri
  • Babalık davası ve soy bağına ilişkin hukuki işlemler

Miras Hukuku Hizmetlerimiz:

  • Miras paylaşımı ve tenkis davaları
  • Vasiyetname düzenleme ve iptali
  • Veraset ilamı çıkarılması
  • Mirasçılık belgesi ve terekenin tespiti davaları
  • Mirasta saklı pay ve mirasın reddi işlemleri

Müvekkillerimizin haklarını en iyi şekilde korumak ve hukuki süreçlerini sorunsuz yönetmek için yanınızdayız. Hukuki danışmanlık ve dava süreçlerinizde güvenilir bir destek arıyorsanız, uzman avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz.

Detaylı bilgi ve hukuki destek için bizimle iletişime geçin.

FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

2011 yılında İstanbul’da faaliyetlerine başlayan hukuk ofisimiz, fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda geniş bir yelpazede hizmet sunmaktadır. Fikri mülkiyet, yaratıcı ve yenilikçi fikirlerin, buluşların, tasarımların ve eserlerin yasal olarak korunmasını sağlayan önemli bir hukuk dalıdır. Dünya genelinde hızla gelişen dijitalleşme ve küreselleşme ile birlikte, fikri mülkiyetin korunması her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bizler, müvekkillerimizin özgün fikirlerinin ve emeklerinin korunması için hukuki çözümler sunuyoruz.

Fikri Mülkiyet Hakları Nedir?

Fikri mülkiyet temel olarak bilim, edebiyat, sanat alanlarındaki tüm yaratıcı eserlerin ve sınai çalışmaların meydana getirdiği yasal hakları kapsar. Maddi mülkiyetin aksine fikri mülkiyet birtakım sürelerle sınırlandırılmıştır. Telif hakları (çoğaltma/copyrights) ve sınai mülkiyet hakları, fikri mülkiyetin iki ana dalıdır.

Telif hakkı; eser sahibinin fikri emeğiyle meydana gelen müzik, resim, edebiyat ve güzel sanat eserlerini, bilgisayar yazılımlarını, bilimsel üretimlerini konu alan, eserin meydana geldiği andan itibaren kendiliğinden varlığından söz edilen,  sahibine ürünü kullanma ve çoğaltma yetkisi tanıyan hukuki bir haktır. Telif hakkı tescil ya da bildirime gerek olmaksızın, eser kamuya sunulduğu andan itibaren, eser sahibinin ölümünden sonra 70 yıl da dahil olmak üzere, çoğaltma ve kullanma yetkisini hukuken koruyan bir haktır.

Sınai mülkiyet hakları ise, marka, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları, tasarım, patent ve faydalı modeller ve benzer modellere ilişkin hakları ifade eder. Sınai mülkiyet haklarında koruma, telif hakkının aksine üretimin meydana gelişiyle birlikte kendiliğinden ortaya çıkmaz ancak eserin tesciliyle birlikte hukuki anlamda bir korumadan söz edebiliriz. Faydalı modeller 10 yıl, patentler 20 yıl, tasarımlar 5 yılda bir yenilenerek  en fazla 25 yıl koruma sağlar. Markalar ve coğrafi işaretler ise, belirli bir süre kısıtlaması olmamasıyla yönüyle diğer sınai haklardan ayrılır. Coğrafi işaretlerde herhangi bir süre sınırı bulunmamaktadır. Markalar ise 10 yıllık yenileme periyotlarıyla süresiz olarak tescil koruması sağlamaktadır.

Hizmetlerimiz

- Fikri Mülkiyet Hakları Danışmanlığı: Telif hakları, marka, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tescil işlemleri konusunda hukuki danışmanlık ve yönlendirme.

- Fikri Mülkiyet Hakları İhlali Davaları: Fikri mülkiyet haklarınızın ihlali durumunda, yasal çözümler sunarak haklarınızın korunması.

- Ticari Marka ve Patent Tescili: Yenilikçi fikirlerinizi tescilleyerek, ulusal ve uluslararası düzeyde koruma sağlıyoruz.

- Telif Hakkı İhlalleri ve Çözüm Süreçleri:  Eser sahiplerinin telif haklarını savunarak, haksız kullanımları engelliyoruz.

- Sınai Mülkiyet Hakkı İhlalleri:  Patent, faydalı model ve tasarım ihlalleriyle ilgili dava süreçleri ve çözüm önerileri.

Fikri mülkiyet alanındaki hukuki deneyimimiz ile müvekkillerimize, yaratıcı haklarının korunmasından ticarileştirilmesine kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz. Yaratıcılığınızı ve emeğinizi korumak için güvenebileceğiniz bir çözüm ortağıyız.

SAĞLIK HUKUKU

Sağlık Hukuku, sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında ortaya çıkan hukuki ilişkileri, hasta haklarını, doktorların ve sağlık kuruluşlarının yükümlülüklerini düzenleyen önemli bir hukuk dalıdır. Bu alan, hasta ile sağlık çalışanları arasındaki ilişkiyi, tıbbi uygulamalardan kaynaklanan anlaşmazlıkları, yasal sorumlulukları ve hastaların sağlık hizmetlerine erişim hakkını kapsar. Ayrıca, bilgilendirilmiş onam formu süreçleri, yanlış tedavi iddiaları, ameliyat hataları ve tıbbi malpraktis gibi önemli konuları da içerir.

Hasta Hakları ve Bilgilendirilmiş Onam

Hasta hakları, sağlık hizmeti alan bireylerin temel haklarını koruyan yasal düzenlemelerden oluşur. Bu haklar arasında; mahremiyet hakkı, bilgilendirilme hakkı, tedaviyi kabul veya reddetme hakkı ve sağlık hizmetlerine erişim hakkı yer alır. Bilgilendirilmiş onam formu, hastanın tıbbi bir müdahaleye (ameliyat, tedavi, tanısal işlemler vb.) gönüllü olarak ve bilinçli bir şekilde onay verdiğini kanıtlayan yasal bir belgedir. Bu form, doktorların hastayı tedavinin riskleri, yararları ve alternatifleri hakkında detaylı şekilde bilgilendirmesini zorunlu kılar.

Doktor Sorumlulukları ve Tıbbi Malpraktis

Doktorlar ve sağlık çalışanları, mesleki faaliyetlerini yerine getirirken belirli yasal yükümlülüklere tabidir. Yanlış tedavi, ameliyat hataları, eksik bilgilendirme veya tanı hataları gibi durumlar, tıbbi malpraktis (hekim hatası) olarak değerlendirilir. Bu tür durumlarda, hastalar veya yakınları, doktorlar veya sağlık kuruluşları aleyhine tazminat davaları açabilir. Ayrıca, idari şikayet süreçleriyle de mesleki sorumlulukların araştırılmasını talep edebilirler.

Sağlık Kuruluşlarının Yükümlülükleri

Sağlık kuruluşları, hasta haklarını korumak ve kaliteli sağlık hizmeti sunmakla yükümlüdür. Bu kapsamda, hastaların güvenliği, mahremiyeti ve tedavi süreçlerinin doğru şekilde yönetilmesi büyük önem taşır. Özellikle ameliyat öncesi süreçler, tedavi protokolleri ve acil müdahale prosedürleri gibi konularda eksiklikler veya hatalar, sağlık kuruluşlarının hukuki sorumluluğunu doğurabilir.

Sağlık Hukuku Kapsamında Açılabilecek Davalar

Sağlık Hukuku alanında, hasta ve yakınları tarafından açılabilecek çeşitli dava türleri bulunmaktadır. Bunlar arasında:

  • Tazminat Davaları: Yanlış tedavi, ameliyat hataları veya eksik bilgilendirme nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri.
  • Ceza Davaları: Tıbbi uygulamalarda kusur veya ihmal nedeniyle doktorlar veya sağlık çalışanları hakkında açılabilecek cezai soruşturmalar.
  • İdari Başvurular: Sağlık Bakanlığı veya ilgili kurumlara yapılabilecek şikayetler ve idari soruşturma talepleri bulunmaktadır.

Neden Sağlık Hukuku Alanında Profesyonel Destek Almalısınız?

Sağlık Hukuku, hem tıbbi hem de hukuki bilgi birikimi gerektiren komplike bir alandır. Yanlış tedavi, ameliyat hataları, onam süreçlerinde eksiklikler veya hasta hakları ihlalleri gibi durumlarda, hukuki süreçlerin doğru yönetilmesi büyük önem taşır. Ofisimiz, Sağlık Hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlarımızla, hasta hakları, tıbbi malpraktis davaları, sağlık kuruluşlarının hukuki yükümlülükleri ve benzeri konularda profesyonel destek sunmaktadır.

Sağlık hizmetleri sürecinde yaşadığınız hukuki sorunlarda, haklarınızı korumak ve adil bir çözüm süreci yürütmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

GAYRİMENKUL HUKUKU

Temeli mülkiyet hakkına bağlı olan, taşınmazlara ilişkin hukuki süreçleri, hak ve ödevleri belirleyen gayrimenkul hukuku, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4. kitabında tanzim edilen eşya hukukunun önemli ve kapsamlı bir bölümünü ihtiva eder. Toplumun hemen her kesimini yakından ilgilendiren bir hukuk dalıdır.

Gayrimenkul hukuku davaları, taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Ofisimizde:

  • Tapu iptali davası ve tescil davalarında,
  • Tapu kütüğünün düzeltilmesi davalarında,
  • Taşınmaz malların alım ve satımı konularında ,
  • Türk vatandaşı olmayanların mülk edinmesi konularında,
  • Müdahalenin men’i ve el atmanın önlenmesi davalarında,
  • Muris muvazaası ve mirasçılardan mal kaçırılmasına ilişkin davalarda,
  • İmar düzenlemelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, 
  • Kira sözleşmelerinin hazırlanması yahut feshi davalarında,
  • Tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ve belediyeler nezdinde kayıt tetkik işlemlerinde,
  • El atmanın önlenmesi davalarında,
  • Önalım hakkı davası,
  • İzaleyi şüyu davası,
  • Ecri misil davası,
  • Arsa payı düzeltilmesi davası ve daha birçok alanda hukuki destek ve süreç takibi  yapılmaktadır.

Gayrimenkul hukuku davalarında ayrıca işlem güvenliğinizin sağlanması bakımından gerekli desteklerin alınması konusunda tecrübeli kadromuzdan hukuki destek alabilirsiniz.

Gayrimenkul hukuku alanı dahil olmak üzere hukukun her alanında bilgi ve profesyonel destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU

Anayasa şikayeti olarak da adlandırılan bireysel başvuru mekanizması, 12 Eylül 2010'daki referandum sonucunda kabul edilen 5982 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu ile Türk hukuk sistemine dahil edilmiştir. Bu başvuru yoluna ilişkin düzenlemeler, 1982 Anayasası’nın 148 ve 149. maddelerinde yer almaktadır.

Bireysel başvuru, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamında yer alan ve 1982 Anayasası tarafından güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden birinin kamu otoritesi tarafından ihlal edilmesi hâlinde başvurulabilecek bir hak arama yöntemidir.

Kimler Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruda Bulunabilir?

Gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri bireysel başvuru hakkına sahipken, kamu tüzel kişileri bu haktan yararlanamaz. Özel hukuk tüzel kişileri, yalnızca tüzel kişiliğe ilişkin haklarının ihlali nedeniyle başvuruda bulunabilirler.

Yabancıların bireysel başvuru yapabilmesi, yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklar dışındaki temel haklarının ihlalleri ile sınırlıdır.

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkının Kapsamı

Bireysel başvuru hakkı, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen temel hak ve özgürlüklerin korunmasını amaçlamaktadır. Ancak her hak bu kapsama girmez; yalnızca 1982 Anayasası’nda güvence altına alınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamında yer alan haklar bireysel başvuruya konu olabilir. Bunlar arasında:

  • Yaşam hakkı,
  • Adil yargılanma hakkı,
  • Mülkiyet hakkı,
  • Özel hayatın gizliliği,
  • Düşünce ve ifade özgürlüğü gibi haklar bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Şartları Nelerdir?

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilmek için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. Başvurucunun doğrudan ve kişisel bir hak ihlaline maruz kalması, tüm idari ve yargısal yolları tüketmiş olması ve başvurunun anayasal açıdan önemli bir hak ihlalini içermesi temel şartlar arasındadır.

Bireysel başvuru, tüm hukuki yolların tüketildiği tarihten itibaren veya başvuru imkanı yoksa ihlalin öğrenildiği andan itibaren otuz gün içinde gerçekleştirilmelidir. Süresi içinde yapılmayan başvurular incelenmeden reddedilir. Haklı bir mazeret (mücbir sebep veya ağır hastalık) nedeniyle süre kaçırılmışsa, mazeretin kalktığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde başvuru yapılabilir.

 

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Süreci Nasıl İşler?

Başvuru, doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne veya mahkemeler aracılığıyla, yabancı ülkelerde bulunanlar için yurt dışındaki büyükelçilikler veya konsolosluklar aracılığıyla, ceza infaz kurumlarında bulunanlar için Cumhuriyet Başsavcılıkları aracılığıyla yapılabilir.

Anayasa Mahkemesi, başvuruları ön inceleme, kabul edilebilirlik ve esas inceleme aşamalarında değerlendirir. Başvurular, geliş sırasına göre incelenmekle birlikte, yaşam hakkı ve insan onuru gibi acil konular öncelikli olarak ele alınabilir. Mahkeme, sürecin bir temyiz veya itiraz yolu olmadığını gözeterek, yalnızca temel hak ihlali olup olmadığını inceler.

Mahkeme, gerektiğinde bilgi ve belge toplayabilir, tanık dinleyebilir, bilirkişi atayabilir ve duruşma yapabilir. Ancak, bireysel başvurunun yapılması, kamu işleminin infazını durdurmaz. Tedbir kararı, yalnızca başvurucunun yaşamına veya fiziksel bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit bulunması halinde verilebilir.

Anayasa Mahkemesi’nin Bireysel Başvuruda Verdiği Kararlar

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurulara ilişkin incelemelerini iki aşamada yürütmektedir. İlk olarak kabul edilebilirlik değerlendirilir. Komisyonlar, başvurunun gerekli şartları taşıyıp taşımadığını inceler ve kabul edilebilir veya kabul edilemez olduğuna karar verir. Kabul edilen başvurular, esas yönünden incelenmek üzere Bölümlere sevk edilir.

Bölümler, başvurunun esasını inceleyerek hak ihlali olup olmadığına karar verir. Eğer ihlal tespit edilmezse, başvuru reddedilir. İhlal tespit edilmesi durumunda Mahkeme, ihlalin nasıl giderileceğine ilişkin karar alır.

Mahkeme, ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasına karar verebilir. Bu durumda dosya ilgili mahkemeye gönderilir ve hızlıca sonuçlandırılması beklenir.

Yeniden yargılama gereksiz görülürse başvurucuya tazminat ödenmesine hükmedilebilir. Ancak tazminat miktarının belirlenmesi daha ayrıntılı bir inceleme gerektiriyorsa, genel mahkemelerde dava açma yolu gösterilebilir.

Başvurucu davasından feragat ederse, ihlal ortadan kalkmışsa veya başvurunun sürdürülmesini gerektiren bir neden kalmamışsa Mahkeme, başvuruyu düşürme kararı verebilir.

Mahkeme, benzer nitelikte birçok başvuru içeren sistematik sorunları ele almak için pilot karar niteliğinde içtihadi kararlar verebilir.

Mahkemenin kararları kesindir ve yasama, yürütme, yargı organları ile gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Esasa ilişkin kararlar Anayasa Mahkemesi’nin internet sitesinde yayımlanırken, ilkesel önem taşıyan bazı kararlar Resmî Gazete’de de yayımlanır.

 

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Kötüye Kullanımı

Bireysel başvuru hakkının açıkça kötüye kullanıldığının belirlenmesi durumunda, incelemenin her aşamasında başvuru reddedilir ve başvurucuya -yargılama masraflarına ek olarak- en fazla iki bin Türk Lirası tutarında disiplin para cezası verilebilir.

Sonuç

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru, temel hak ve özgürlüklerin korunması için önemli bir hukuki mekanizma olup, belirli şartlar dâhilinde kullanılabilmektedir. Başvuruların usulüne uygun şekilde ve süresi içinde yapılması büyük önem taşımaktadır. Mahkeme, başvuruları titizlikle inceleyerek ihlal tespit etmesi hâlinde, yeniden yargılama veya tazminat gibi çözümler sunmaktadır. Ancak, bireysel başvuru hakkının kötüye kullanımı, disiplin para cezasına yol açabilmektedir. Bu nedenle, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kaybına uğramamak için hukuki destek alınması tavsiye edilir.